Gözlerinin nuru bir gösterse kendini bana
Minnet mi kalır şems-i semâya
Saçınla bahs etse sümbül, güyâ,
başa çıkamaz saf miskinle sana
Eşiğinde denildi divâne âşık bana,
Doğru demişler; "enzilu'l esmâ-u min savbi's-semâ"
Yedi kat gök secde ederdi hilal halkasıyla
Saltanat kapına yüz sürerdi meh-likâ
Yeter cevr ettiğin felek-i bî-vefâ
cefâna râzı olurdum belki, mahsus bu cihanda
Sofular saklasın gül renkli şarabı el girince
Ben neyle gizlerim efkarımı,
İşret meclisinde sensiz içtiğim bade de zehirse
Hayalinle bâde benim soframda iki mihman
Kamerle şems bahs etti sabah akşam ki oldu ikisi de doğduğuna yanında bin pişman
Doldurup âşık meclisini devredince feleği kadehe
Âşığın çarhı sürahiden kan döker Merih gibi kadehe
Âşık meclisine Cem hatemi, kadehine Bedahşan lâli desem yaraşır
Ki afet-i devrânı safa camii çemberi, halkasıdır
Bana arz etmesin mihr-i seher
Belki gözüme değer de yanağının nuru bende söner
Gökkubbenin miğferinde yanağın amberdir
Zülfün halka halka micmer, alevdir
Zülfün ki gözünün yaşıyla yanağına yaraşır
Zülfüne bağlı gönlüm yaşının yağmur sicimine dolaşır
Mey kadehi, âşıklar mülkünde tâc-ı keyânidir
Bade sürahisi keyâniye husrevânîdir
Bak işret kadehine, safalı ayna budur
Gör şarap kabarcığını, Şimal Yıldızı budur
Dudağına can desem ispata kâdirim
Cem ayininde şarap bezmi gibi hâlim
Her dem kadehin etrafını dönen avareler, mavi semâda sanki seyyâredir
Hepsi toplansa yârin ışığını saçamaz, anca Rabbin şemsine mihmanedir
Âlemi aydınlatan nurun mey küpü gibidir
Meyhanecinin kapısı ulu tekkedir
Âlemde bulamazsın gül renkli şarabın kadehi gibi dost
Yahut meyhane sofasının baş köşesinden rahat post
Durmaksızın içersem ayıplayan el var
Başımda da esrik olmadan bîhuzur bırakan bir gam var
Dert ehli der "Ayrılık gamında hâlet var"
Amma dilberin vuslat deminde de âlem var
Kâbede yükselir "Lebbeyk, lebbeyk" nidaları
Sanki senin yamacındaki divâne âşıkların feryatları
Tübâ cennet-i kûyuna meyletse yeridir
Mesih göklerde senin dengini istese yeridir
Şan şöhret ehli yolunu ne bilsin?
Meyhane benim gibi divâne âşığın evidir
Günahlarımın çokluğunu görme Zahit
Âlemi mağfiret denizine gari eden Gaffar'ı işit
Zülfün yanağına düşünce zaman periṣan olur
ne ay ne yıl toparlanamaz benle hemhâl olur
Kahpe dünyanın terki halka tedenni görünür
Âşığın gözüne ne dünya ne ahiret görünür
Musa'nın gönlü gibi şevk ateşiyle dolsa sine
Nâr zannettiğin tecelli nuru görünür
Derviş vuslat haremine mahrem olamaz
Nereye baksa Leyla'nın yüzü görünür
Arif sinesini marifet madeni yapsa
Her harfe birçok mânâ görünür
Aşık yükselsin ulvî âleme
Gözüne yekpare yüce makam görünür
Âh okumun yarası ile yedi gök kubbeyi deldim
Hilâl delik deşik görünür
Yâr bana kusurlar bulalı bağrımız delinir
Zavallı gönül ney gibi inlese şikayet demidir