IX

Gözlerinin nuru bir gösterse kendini bana
Minnet mi kalır şems-i semâya

Saçınla bahs etse sümbül, güyâ,
başa çıkamaz saf miskinle sana

Eşiğinde denildi divâne âşık bana,
Doğru demişler; "enzilu'l esmâ-u min savbi's-semâ"

Yedi kat gök secde ederdi hilal halkasıyla
Saltanat kapına yüz sürerdi meh-likâ

Yeter cevr ettiğin felek-i bî-vefâ
cefâna râzı olurdum belki, mahsus bu cihanda

Sofular saklasın gül renkli şarabı el girince
Ben neyle gizlerim efkarımı,
İşret meclisinde sensiz içtiğim bade de zehirse

Hayalinle bâde benim soframda iki mihman
Kamerle şems bahs etti sabah akşam ki oldu ikisi de doğduğuna yanında bin pişman

Doldurup âşık meclisini devredince feleği kadehe
Âşığın çarhı sürahiden kan döker Merih gibi kadehe

Âşık meclisine Cem hatemi, kadehine Bedahşan lâli desem yaraşır
Ki afet-i devrânı safa camii çemberi, halkasıdır

Bana arz etmesin mihr-i seher
Belki gözüme değer de yanağının nuru bende söner

Gökkubbenin miğferinde yanağın amberdir
Zülfün halka halka micmer, alevdir

Zülfün ki gözünün yaşıyla yanağına yaraşır
Zülfüne bağlı gönlüm yaşının yağmur sicimine dolaşır

Mey kadehi, âşıklar mülkünde tâc-ı keyânidir
Bade sürahisi keyâniye husrevânîdir

Bak işret kadehine, safalı ayna budur
Gör şarap kabarcığını, Şimal Yıldızı budur

Dudağına can desem ispata kâdirim
Cem ayininde şarap bezmi gibi hâlim

Her dem kadehin etrafını dönen avareler, mavi semâda sanki seyyâredir
Hepsi toplansa yârin ışığını saçamaz, anca Rabbin şemsine mihmanedir

Âlemi aydınlatan nurun mey küpü gibidir
Meyhanecinin kapısı ulu tekkedir

Âlemde bulamazsın gül renkli şarabın kadehi gibi dost
Yahut meyhane sofasının baş köşesinden rahat post

Durmaksızın içersem ayıplayan el var
Başımda da esrik olmadan bîhuzur bırakan bir gam var

Dert ehli der "Ayrılık gamında hâlet var"
Amma dilberin vuslat deminde de âlem var

Kâbede yükselir "Lebbeyk, lebbeyk" nidaları
Sanki senin yamacındaki divâne âşıkların feryatları

Tübâ cennet-i kûyuna meyletse yeridir
Mesih göklerde senin dengini istese yeridir

Şan şöhret ehli yolunu ne bilsin?
Meyhane benim gibi divâne âşığın evidir

Günahlarımın çokluğunu görme Zahit
Âlemi mağfiret denizine gari eden Gaffar'ı işit

Zülfün yanağına düşünce zaman periṣan olur
ne ay ne yıl toparlanamaz benle hemhâl olur

Kahpe dünyanın terki halka tedenni görünür
Âşığın gözüne ne dünya ne ahiret görünür

Musa'nın gönlü gibi şevk ateşiyle dolsa sine
Nâr zannettiğin tecelli nuru görünür

Derviş vuslat haremine mahrem olamaz
Nereye baksa Leyla'nın yüzü görünür

Arif sinesini marifet madeni yapsa
Her harfe birçok mânâ görünür

Aşık yükselsin ulvî âleme
Gözüne yekpare yüce makam görünür

Âh okumun yarası ile yedi gök kubbeyi deldim
Hilâl delik deşik görünür

Yâr bana kusurlar bulalı bağrımız delinir
Zavallı gönül ney gibi inlese şikayet demidir





 

Han Kocyigit

bel ağrısı muzdaribi, güneypençe

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski