toprağa düşer bir tohum
açar bulutlar gibi yukarı doğru
bir yağmur ertesini andırır
yahut kuz verir gökyüzünü kandırır
işte sevda bu değildi çiçeğim
savaşı değil ki bileğin
zarafet timsali bir koku gibi, incecik
yağmur gibi üzerine titrerdim çiçeğim
tacında damlalarım yakamoz saçsın
rengin solmasın diye kendimi sana kattım
senin fikrin hep çamurda kaldı
baharın poyrazına bile küserdin sen
feda nedir gönül için, ne bileceksin
kendimi korkak bilirdim çiçeğim
içimdeki kıvılcım sana tutuşana kadar
tutuşan zaten kül olmaya hazırdır
yangını seyreden korkuyu sırtlanırmış
dudaklarından bir damla meltem esmediğinde
esas korkağın kim olduğunu anladım
gün çekilir, yıldızlar sana eşsiz bir tablo sunardı
sen karanlıktan korkardın
cesaret nedir, ne bileceksin