hepyek sabahları, sabahları adını unutuyorsun
sanki vardı kanatların, sırtında bir boşluk hissediyorsun
yuvan gökyüzü, ama özleyemiyorsun bile
kör gözünü açamıyorsun, kulağını kapatıyorsun
elini hacer taşa uzatamıyorsun
benim demek en üstte, üzgünce
elem tepeleri hüzme hüzme, üstünde
karma, parya, masumiyet, yüksünme
bir meçhulde yürüsen son duraklara, küskünce
düzeni üzmek elbet gurebanın elinde, üst üste
yaprak kesiliyor dilleri alınca acı tadı
ürkütüyor kimseleri yanlışlıkla anılması, hür adı
kim takar kilide budala karganın tiradı
farklı bir evren orası, kendilerine şadı
bihaberler aşağılardan başladı temel hasadı
göremediyse teferruatı, kırılır kanadı
kaçmış kıvamı timsah göz yaşlarıyla sulanmış gözlerinin
maskenin altından bile iğrençsin
çünkü gözler ruhun temsilidir, anlıyorsun beni
iki yüzün gündüz gece gibi kovalıyor birbirini
tiksinç cümleler üretiyor dişleri
herkesçe malum ikiz gönül şekli
lakin dile dökemez hiçbir adem nesli
çünkü diğer herkesin yüzü ikiz
benim bir yönüm niş, tabiatım zıt çiftliklere
sanardım yanaşıp doldurur bir ruh eşi
fakat namümkün bu çağ benim çağım değil
ehvenişer bu allameicihan
ahir yahut evvel, ufukta izmihlal
en deccali olmak için ihtiras